
Eşşeğin Aklına Karpuz Kabuğu Düştü
EŞŞEĞİN AKLINA KARPUZ KABUĞU DÜŞTÜ! NEDEN Mİ?
BİZLER, SAVAŞAN ŞAHİN F 16’NIN KOKPİTİNİ BİLE ANKARA’YA KARPUZ KAMYONU İLE GÖTÜRDÜK! KAAN’IN MOTORU DEYİNCE TA NERELERE GİTTİM…
Sakın,”Estağfurullah” demeyin. Belki bilmiyorsunuzdur ama eşekler yük hayvanlığından çok daha fazlasıdır. Zeki, duyarlı ve şaşırtıcı derecede güçlüdürler. Hafızaları çok güçlü olup on kilometre ötesinden koku alırlar. İşte onun aklına düşen karpuz kabuğu, benim aklıma F 16 motorunu taşıyan Karpuz Kamyonu olarak düştü.
Buralara nereden geldik; Sayın Dışişleri Bakanı Hakan Fidan gündeme ilişkin olarak TRT ekranlarında KAAN ile ilgili bir açıklama yaptı: "Türkiye'ye uygulanan açık ve örtülü engellemeler var. Bu yaptırımları kaldırmak benim görevim. İlgili kurumlarımızdan böyle bir talep geldiği sürece ben bunu kaldırmakla yükümlüyüm. Karşı taraf bana mantıklı bir izah getiremezse benim milli güvenliğim bunu başka yerden almayı gerektirir. Bunlar yüksek devlet konularıdır." Bence, doğru bir tespit. ABD bunu, ben bildiğim bileli hep yapıyor. Bir verirse on istiyor. Ama burada Sayın Fidan ne diyor? “ Bak arkadaşım sen vermezsen, ben de başka ülkeden alırım.” “Biz yaparız, onlar yapar.” Geçin bunları… Beni başka polemikler ilgilendirmez. Parasını vermişsin, ama adamların umurunda değil. Sözleşmeye göre motorların şu anda üretim bantlarında olması gerekir.
Ama nerede? Şimdi, kaportayı kusursuz yapmışız, ama motor yok. Verirsin parayı alırsın. Ama ABD bir başka alem. Örneğin F35’lerin parasını verdik, paranın üstüne oturdular, ortada uçak yok. Öyleyse başka ülkeye yönelmenin zamanı geldi. Bu konuda Eski Sivil Havacılık Genel Müdürü Sayın Oktay Erdağı’nın “Havada Ahkam” adlı bir Havacılık Sitesi var. Burada çok güzel bir yazı yazmış. Sadece bir paragrafını alacağım ve ondan sonra da o ilginç Karpuz Kamyonu’na geçeceğim: “Türkiye’nin Kabiliyeti Var, Ama Siyasete Alet Edilmemeli Bugüne kadar defalarca yazdığım gibi: Türkiye sivil, askerî uçak ve motor üretme imkân ve kabiliyetine sahiptir. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmamalı. Yakın geçmişte Türkiye uçak üretmiştir. Yeter ki sivil-asker tüm imkân ve kabiliyetler bir araya getirilsin, süreç de bu işi gerçekten bilen uzmanlarca yürütülsün. Türkiye bu uzmanlara sahiptir. Ancak sorun, üretimin siyasete alet edilmesidir. Siyaset arkasında dimdik durmalı ama bu sürece bulaşmamalıdır.
F-16’NIN KOKPİTİ KARPUZ KAMYONU İLE GİTTİ.
Atatürk Havalimanı dış hatlar terminali, şu andaki iç hatlar terminalinin olduğu yerdeydi. İç hatlar terminali ise şu andaki dış hatlar terminali olan bölgedeki eski binasındaydı. Bunların arasında ise gümrüklü ve gümrüksüz kargo hizmetlerinin görüldüğü Müdürlük Binası vardı. Bizim Hürriyet’in ofisi de yeni dış hatlar binasının C Blok olarak bilinen bölümünün alt katındaydı. Pazartesi sabah göreve geldim. Odada gazeteleri okurken telefonun çaldı ve tanıdık bir ses, “ Faik biliyor musun kargo da F-16 savaş uçağının büyük bir parçası var. Ankara’ya gidecek. Bunun için kamyon arıyorlar” dedi ve telefonu kapattı. Anladığım kadarıyla “Savaşan Şahin” olarak adlandırılan F-16 savaş uçağının önemli bir parçasını kamyona yükleyeceklerdi. Hemen makinelerimi alıp açık otopark ve çam ormanının içinden geçerek kargonun önüne geldim. Ortada bir şey gözükmüyordu.
ÖNCE KEŞİF VE BİLGİ.
Kargo Müdürlüğüne girdim. O dönemde her kes bir birini tanırdı. Gümrük Muayene Memurlarının olduğu kısımdaki bir arkadaşımın yanına oturup muhabbete başladım. Biraz hoş beşten sonra ufak ufak bu ünlü parça hakkında sorular sordum. Kendisinin fazla bilgisi yoktu ama yanındaki arkadaşı daha iyi biliyordu. ABD’den Lufthansa Hava Yolları’nın Kargo uçağı ile gelmişti. Özel getirilen bu hassas grup, pilot kabini, gövdeden bazı parçalar ve roket yuvalarından oluşan parçalardan oluşuyordu. Gümrük işlemi bitip millileştikten sonra Ankara’ya gidecekti. Fakat işlemin bugün bitmesi zordu. Büyük bir ihtimalle yarına yani Salı gününe sarkacaktı. Parçalar bir bütün halinde kargo ambarının bir köşesinde duruyordu.
ARAŞTIRDIKÇA YENİ ŞEYLER ÖĞRENDİM.
Nakliye işinin bir gün sonra kalması benim de işime yarıyordu. Araştırdıkça çok daha detaylı bilgilere ulaştım. Bu kıymetli parça Ankara’da Mürted’deki TUSAŞ Havacılık ve Uzay Sanayi tesislerine teslim edilecekti. Parça ABD’den dev bir Jumbo jet olarak bilinen Boeing 747-400 tipi kargo uçağı ile özel olarak ambalajlanıp getirilmişti. Atatürk Havalimanı’na getirilen ve ABD General Dynamics firması tarafından üretilen F-16 uçağının bu hassas parçaları araya Cumartesi ve Pazar günlerinin girmesi nedeniyle üç gün gümrükte bekledi.
SERDE KABZIMALLIK VAR.
Adapazarı’nda Ortaokul ve Lise çağlarında Sebze ve Meyve Halinde Özgenler firmasında uzun yıllar katiplik yaptım. Bu işi iyi bilirdim. Salı günü erkenden tekrar Kargo Müdürlük binasına gittim. Bizim parçaların işlemleri bitmek üzereydi. Benim bu işle ilgilendiğimi anlayan bir komisyoncu arkadaş yanıma geldi ve, “ Biliyor musun Faik parçayı göndermek için Topkapı’daki ambarları aradılar ve bir kamyon istediler.
Yarım saat sonra beklenen kamyon geldi. Şoför aracı geri geri giderek ana kapıdan içeri soktu. Ben makinemi saklamış kenardan izliyordum. Gelen kamyona dikkatlice baktığımda kasanın yan tarafından eğrelti otlarının sarktığını gördüm. Bu kamyonun daha önce karpuz taşıdığının bir göstergesiydi. Bu bilgi yaptığım kabzımallığın kazanımıydı. Saat 14.00 sıralarında gümrük işlemleri tamamlandı.
Bu parçalar yine General Dynamic’e ait bir paletle 06 LT 717 plakalı kamyona yüklendi. Bu işlemleri güzelce fotoğrafladım. İşin büyük kısmı tamamdı. İpleri bağlayan kamyon şoförüne yaklaştım ve ne götürdüğü sordum. İsmini açıklamak istemeyen şoför yaz mevsiminde İstanbul ve Ankara’ya sebze ve meyve taşıdığını son olarak da İstanbul’a karpuz getirdiğini ve şimdi de çıkan bu yükü Ankara’ya götüreceğini söyledi. Götürdüğü malın ne olduğunu bilmiyordu.
PİLOT BİLGİLİYDİ.
Ben kamyon şoförü ile konuşurken yanımıza bir pilot geldi. Seferden gelmiş ve otomobiline giderken bizi görünce geldiğini söyledi. Pilot dertli olarak şunları söyledi: “ Ben askeriyeden geçme bir pilotum. Bu parçaların ne olduğunu iyi bilirim. Gözümüz gibi baktığımız, büyüklerimizin sık sık iftihar vesilesi olduğunu bildirdikleri F-16 uçaklarının parçalarının açıkta böyle bir kamyonla götürülmesi gerçekten üzücü. Bu parçanın uçağın beyni var. Yazılımları hep içinde. Hayret… Geçen yıl Hollanda 15 adet F-5 savaş uçağı hediye etmişti. Bu uçakların ülkemize geleceğini öğrenen Hollanda’daki Türk düşmanları sabotaj yaparak uçakları apronda parçaladılar.
Böyle bir parçanın önlem alınmadan açık bir kamyonla götürülmesi akla kötü şeyler getirir. Bu parçalar dünyanın her yerinde askeri C-130 tipi nakliye uçaklarıyla, ya da sivil olarak ise sadece Jumbolarla taşınır. Şayet karayoluyla götürülmesi gerekiyorsa özel TIR’larla güvenlik önlemi alınarak taşınmalıdır. Yetkililerin bu duruma el koyması gerekir. Gördüğüm kadarıyla bu parça sık sık ABD’den gelmektedir” Bizim konuşmamız bittikten sonra şoförün de işi bitmişti. Son kontrollerini yaptıktan sonra “Hadi bana müsaade” diyerek bastı gaza gitti.
ERTESİ GÜN KIYAMET KOPTU.
Haber ertesi gün Hürriyet’te istediğim kadar büyük kullanılmadı. Bana sorarsanız birinci sayfalık bir haberdi. Ama kısmet o kadarmış. Fakat bu kadar çıktığı halde Ankara’dan gazeteye telefon yağmuru başladı. Bir yandan Genel Kurmay, Bir Yandan Hava Kuvvetleri bir yandan ise Milli Savunma Bakanlığı arıyor. TUSAŞ ve bizim kargodan gelen telefonları saymıyorum. Ama yapacak hiçbir şeyleri yoktu. İş belgeliydi, doğruydu. Yanlışı yapan onlardı. Düzeltmesi gerekenler de onlardı. Tabii ki sonuçta her şey düzeldi ve gereken doğruya ulaşıldı.
Bu arada parçanın üzerinde İngilizce olarak “ Dikkat tehlikeli ve patlayıcı maddeler, roketler. Lütfen özel itina” yazıyordu.
F.K.