SON DAKİKA
Tarih : 2020.09.15 13:54:17

Hawaii’de 15 Dakikayla Kaçırdığı Uçak Okyanusa Düşmüştü

"SALI SALLANIYOR (10)"

-HAWAİİ'DE 15 DAKİKAYLA KAÇIRDIĞI UÇAK OKYANUSA DÜŞMÜŞTÜ.

GÖNÜLLÜ BİR KORE GAZİSİYDİ.

SİNEMA SANATÇISI SÜLEYMAN TURAN TEK BAŞINA VEDA ETTİ.

-SAKARYA ZAFERİNİN 100. YILINA, VAKİT GEÇİRMEDEN DİKKAT...

-"MEMLEKET HAREKETİ"NDE MUHARREM İNCE ,BELGESEL YAPMAYI ACABA DÜŞÜNDÜ MÜ?

"Salı Sallanıyor"un 10. baskısına geldik. Güzel dönüşler de aldım, okumadan beğenenler de var. Hepsi sağ olsun. Ben yazmaya devam edeceğim. Bu haftaki ilk konum Süleyman Turan. Dört gün önce evinde tek başına hayata veda etti. Biricik kızı babasına iki günde bir uğruyor, yemeği pişiriyor, temizliğini yapıyordu. O ise yalnız yaşamayı seviyordu. Kızının uğramadığı gün hayata veda etti. O sabah kapısındaki gazeteleri almamıştı. Komşuları farkına vardı. Kapıyı çaldılar. Açmayınca polise haber verdiler. İçeriye girdiklerinde acı kaderle yüz yüze geldiler.

GÖNÜLLÜ KORE GAZİSİYDİ.

Süleyman Turan Kore Gazisiydi. Silahlı Kuvvetler Kore'de cephede İngilizce bilen gönüllü arandığı duyurdu. İşte Süleyman Turan, gazeteci Refik Erduran'la birlikte kaydını yaptırıp gönüllü olarak Kore'ye gitti. Birliğinde göğüs göğüse savaşlara katıldı, fevkalade İngilizce bildiği için orada ABD'li askerlerle çeşitli etkinlikler yaptı. Bu nedenle cenaze töreninde tabutu al bayrağımızla örtülüydü. Çok yönlü bir sanatçıydı. Sinemada film çekti, tiyatro da oyun oynadı, dergilerde ve gazetelerde karikatür çizdi, film afişleri yaptı, resimli roman çizdi, en çok senaryo yazan yazar oldu.

KAÇIRDIĞI UÇAK OKYANUSA DÜŞTÜ.

Turan, maceraperest bir kişiydi. Dünyada dolaşmadığı pek ülke yoktu. İşte bu seyahatlerinden birisinde Hawaii'deydi. Türkiye'ye dönmek için otelden ayrıldı. Yol bir kaza nedeniyle kapalıydı. Bindiği taksi havalimanına 15 dakika geç ulaştı. Süleyman Turan'ın bineceği uçak kalkmıştı. Tabi çok üzüldü. Yeni bir bilet aldı havalimanında beklemeye başladı. Yaklaşık iki saat sonra terminal de duyduğu anonsla şok oldu. Kaçırdığı uçak Okyanus'a düşmüş, bütün yolcular ölmüştü.

O kurtulduğuna sevinememiş üzüntüsü bir kat daha artmıştı. Sert görünüşlüydü ama çok duygusaldı. Hayatı roman gibiydi. Türkiye'ye döndüğü zaman Türk Sinemasındaki seks filmleri furyası başlamıştı. O bu furyaya katılmadı ve ayağını beyaz perdeden çekti. Son günlerini Kadıköy'deki evinde yalnız geçirdi. Kızı kendisini devamlı arıyordu ama işte kader onu son yolculuğunda yalnız yakaladı. Allah'ın rahmeti üstünden eksik olmasın.

 

SAKARYA SAVAŞI'NIN 100. YILINA DİKKAT.

İlber Ortaylı Hoca bu haftaki yazısında uyardı. Biz de karınca kaderince katılalım dedik. Sakarya Zaferi'nin önümüzdeki yıl 100. yılını kutlayacağız. İşte İlber Hoca bu önemli yıldönümü için tüm yetkilileri uyarıyor ve şöyle diyor: " Sakarya Muharebesinin gelişiminin arazi üzerindeki tetkikini yapmak Sayın Selim Erdoğan'ın işidir. Bugün Selim Erdoğan'ın tespit ettiği savunma mevzilerimiz ile şehit mezarlarımız taş ocaklarının ve ihmalin elinde kalmıştır. Bu böyle kahraman bir mazisi olan bir ülke için büyük utançtır. Kimse pek oralı olmamaktadır. Acaba seneye 100. yıl anmaları yapılacağı zaman, bu anmaların tertipleneceği yerlerde Sakarya Şehitliklerini yerlerinde bulabilecek miyiz?" Gördünüz mü dostlar. İlber hoca boşa yazmaz. Evet google'ye girerseniz oralarda taş ocaklarını görürsünüzüz. Bu ayıp bize yeter. Sakarya Muharebesi 22 gün, 22 gece sürdü. 23 Ağustos 1921'de başladı, 13 Eylül 1921'de sonlandı. Bu savaş Dünya Savaş Tarihine geçti. Roma taktiği uygulandı.

Atatürk'ün bir dehasıydı. Yunanlılar bozguna uğradı. Önce karşı tarafta olan Fransa ve İtalya, Türk tarafı zafere ulaşınca bizim tarafa geçti. Sanırım bugün de tarih tekerrür edecek. İtalya tamam da bakalım Fransa ne zaman geçecek. Gördüğünüz gibi önümüzdeki yıl, 100. yıl. Kutlamalar ve anmalar olacak. Ama bunlar ne olur taş ocaklarına karşı olmasın. Rahmet Dedem İbrahim Kaptan'da orada, Eskişehir cephesinde savaştı. Kurtuluş savaşına katılmak için Bartın Amasra'nın köyü Göçkün'den İzmit Askerlik şubesine yürüyerek gitmiş. Açın haritayı bakın. Taksim'den Beşiktaş'a değil, Bartın'ın bir köyünden İzmit'e yürümüş. Oradan trenle Eskişehir'e oradan da cepheye gitmiş, İstiklal Madalyası sahibi. Yaşasaydı, yemin ediyorum gider o taş ocaklarını bastonuyla kırardı. Çünkü onlar öyle bir nesildi. Bizlere bu ülkeyi özgür olarak miras bıraktılar. Bizler de ihanet etmeyelim. İlber Hocanın uyarılarına dikkat...

MUHARREM İNCE, MEMLEKET HAREKETİNİ KAYDA ALIYOR MU?

Hürriyet'ten Fatih Çekirge'nin yazılarını fırsat buldukça okurum. İlber Hoca ve Fatih Çekirge eski gazemtemde keyifle okuduğum yazılar yazar. Yazılarında insana dokunurlar. Başkaları gibi özelliği olduklarını sandıkları dar kesimlere ismini cismini benim duymadığım, ki o kesimler duyuyor ki tam sayfa yazıyorlar, müzisyenleri, şarkıları,abuk sabuk bilgileri zorla okutturmaya çalışmıyorlar. İşte Fatih Çekirge, 12 Eylül günü " CHP'nin 26 Yıllık Şoförü Hasan, İnce'ye öyle bir şey söyledi ki..." başlıklı bir yazı yazdı. Bu yazıyı okuyunca aklıma gazeteci olarak bir sorgulama geldi; Böyle bir hareketi başlatan, yani ' Memleket Hareketi' ni başlatan CHP'nin eski Milletvekili Muharrem İnce yola çıkmadan önce yanına acaba tüm bu yapılacakları belgeleyecek, yani filmini ve fotoğraflarını çekecek, notlarını tutacak bir kişi aldı mı?

Bu kişi şu anda işsiz olan, hem kamera ve fotoğraf makinesi kullanabilen ve notlar tutup kağıda geçirme yeteneği olan bir gazeteci olabilir. Sayın Fatih Çekirge'nin yazısından anladığım kadarıyla İnce'yi, Uludere'den Mardin'e geçerken bulmuş, Demek ki rota çok ilginç. Kör kuyulara bile uğranıyor. Oralarda kim bilir kimlerle, nelerle karşılaşılıyor. Hepsi ayrı bir macera. Tüm bunları toplayıp .bu Memleket Harekatı sonrası yayınlanacak bir kitap, film gerçekten çok ilginç olabilir. Bu yayın düzenlediği bu yolculuktan daha çok ilgi görebilir. Şimdi bu yazıyı yazdım diye, " Bak Faik Kaptan kendi tezgahını yapıyor" diye düşünenler olabilir.

Ancak "Hayır" arkadaşlar. Yaş yürüdü gitti. 75 oldum. Eskisi gibi enerji yok. İnanın biraz orta yaşlarda olsaydım. Bu harekete yayın amaçlı gönüllü bile katılırdım. Bilenler bizi bilir. Bizler de o köfte ekmek, simit neslinden gelen gazetecilerdeniz. Benim ki sadece bir fikir vermek amaçlı. Muharrem Bey, böyle bir çalışmanız yoksa, geç kalmadan hemen başlayın.

HAFTANIN SÖZÜ. TOLSTOY'DAN.

Bu haftaki "Salı Sallanıyor"u Rus Edebiyatının dev ismi Tolstoy'un bir sözüyle bitirelim: " Hayat, ne gideni geri getirir, ne de kaybettiğin zamanı geri çevirir. Ya yaşaman gerekenleri zamanında yaşayacaksın, ya da yaşayamadım diye ağlamayacaksın."

Öyleyse zamanında gerektiği gibi yaşayın dostlar...

Yazarlar