SON DAKİKA
Tarih : 2019.12.21 00:06:44

İstanbul Havalimanı ve İlk Yeni Yıl...

“ İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır.”

Bu söz Hacı Bektaş Veli’ye ait. Büyük düşünür kısaca, ilimden ve bilimden şaşmayın diyor.

Meslek hayatımın dörtte üç buçuğunu kapsayan havalimanı muhabirliğimde bu kurala elden gelindiğince uyulduğunun tanığıyım.

Eksikler olmadı mı? Tabi ki oldu.

Bakın ilk başladığım havalimanı Yeşilköy. Hani dış hatlar gelişi Kargasekmez olarak adlandırılan devasa baraka. Daha sonra Yeşilköy adıyla açılan, iki yıl sonra adı Atatürk Havalimanı olan liman. Üçüncü olarak o dönemin son teknolojilerinin kullanıldığı TAV tarafından yapılıp işletilen Atatürk Havalimanı. Son olarak da 6 Nisan 2019’da büyük taşınma adı verilen operasyonla geldiğimiz İstanbul Havalimanı.

IŞIKLAR İÇİNDE İSTANBUL…

İlk taşındığımız dönemlerde birçok şehir efsanesinin kulaktan kulağa yayıldığı, “ Beceremezler, işletemezler, oralara kurt iniyor, pistleri çöker, terminalleri akar” şeklindeki dedikoduların hiç birisinin olmadığı bir havalimanının tam 9 aydır tanığıyım. Tıkır tıkır çalışıyor. Peki, burasının eksikleri yok mu? Tabi ki var. İşte işletici firma İGA tüm bu eksiklikleri, yukarıda sözünü ettiğimiz ilimle, yani yeni söylem teknoloji ile yavaş yavaş yenerek baş ediyor. Son iki gündür gözle görülür bir hareketlilik var. Dış kapılardan girişte sizleri devasa saksıların içinde açmış gerçek bahar çiçekleri karşılıyor. İçeri girdiğinizde karşınıza Belli noktalara ışıklar içinde yerleştirilmiş çeşitli simgeler görüyorsunuz. Örneğin ana giriş kapılarından içeriye girdikten sonra karşınıza ışıklar içinde o ünlü “Uçuş Kulesi”, devasa bir uçak, ilginç çember ve toplar. Dış hatların orta bölümde ise birçok yolcunun önünde anı fotoğraf çektirdiği “ İSTANBUL” yazısının sağında ve solundaki ışıklı küreler ve ortalarında devasa bir 2020…

ZATU’L HALAK.

Biliyor musunuz beni en çok etkileyen görsel ise orta göbekteki İstanbul yazısının pasaport kontrol tarafına bakan yere konulan gerçek bir “ZATU’L HALAK”. Yani Türkçe adı ile Halkalı Küre. Yan tarafında ne anlama geldiği ve ne işe yaradığı anlatılıyor. Zatu’l Halak, İstanbul Rasathanesi için üretilmiş 9 önemli Astronomi aletinden birisi. Görevi, Güneş ve Ay ufuk çizgisi üzerinde bulunduğu zaman gözlem yapılarak Ay’ın ekileptik düzlemindeki enlem ve boylamı saptıyor. Burada hüner, gözlem anında Zatu’l Halak’ı tam yerine oturtabilmekmiş. İstanbul Rasathanesi 1577 yılında Sultan III. Murad tarafından kuruldu. Yani dostlar atalarımız bu alet aracılığı ile tam 423 yıl önce Ay’ın ekileptik düzlemdeki enlem ve boylamını hesaplamışlar. Gördünüz mü ilim nelere kadir? Onun için bu ışıktan sapmamak lazım.

GÜZEL ŞEYLER YAŞADIK.

Yeni yıl da medyamız önümüzdeki günlerde sizlere bol bol 2019’un hasılatını anlatacak. Tüm enleri okuyacak ve duyacaksınız. Ancak ben beni en çok etkileyen birkaç evladımızı belirtmeden geçmeyeceğim. Çağlar Söyüncü; Yıl başında5 milyon’a gittiği İngiltere Premier liginde yaptığı müthiş çıkışla şimdi 95 milyondan söz ettiriyor. Her hafta da oynadığı Leicester City ve Milli Takım maçlarında göğsümüzü kabarttı. Ramil Guliev; Atletizm de devşirme olsa bile ilk kez kısa mesafelerde bayrağımızı dalgalandırdı. Toprak Razgatlıoğlu; Motor sporlarının en önemli ayağı olan Superbike’de birinci oldu.

Yılın haberi; Bence sadece başlığını yazacağım;” Süt sağma makinesi ile anasonu damıtıp sahte rakı yaptılar” Bunu yılbaşında tüketimi artar diye yazdım. Dikkat… Yılın twett’i; ünlü Meteoroloji Profesörü Mikdat Kadıoğlu’nun bir yurt dışı seyahatinde THY’nin CİP salonunda yediği simitler için attığı twett: “ İddia ediyorum, CİP salonundaki simitlerin üzerine güzel simit yok. Her zaman çıtır çıtırlar. Bilal Ekşi’den (THY Genel Müdürü) korkmasam birkaç tane birden götüreceğim” Biz de “Afiyet olsun Hocam” diyeceğiz. Yılın en kötü kararı ise; Fatih Terim’in Kuzeyin Çocuğu Liennes için aldığı tribüne gönderme kararı. Bir sürü çürük çarık adamı böyle güzel paralarla bir araya getirmeyi başaran yönetim ve Terim’e sadece “ Helal Osun “diyorum. İnşallah kararından caydığı kararını tutar da gemiyi yanaştıracak bir liman bulur. Yılın kazığı ise bir türlü uçamayan THY Boeing MAX’leri. Bunun hikayesini “Pazartesi gazetesi”nde yazacağım.

LEVENT KIRCA’YA SELAM OLSUN.

Çok kısa olsa da İGA’nın paydaşlarından bahsetmek istiyorum. Paydaşlar yani terminal içinde ürünlerini satarak para kazanmak isteyen orta esnaflar. Bunlar İstanbul Havalimanı açıldığı zaman, bırakın sermayelerini adeta yüreklerini koyarak bu küçük işletmeleri açtılar. Çoğu en az bir yıl para kazanmadan direnebilme hesapları yaptı. Yüksek kiralara katlandılar. Çoğu 9 aydır ödemelerini kazandıklarından değil ceplerinden ödediklerini söylüyor. Fazla sızlanmıyorlar ama sıkıntıda oldukları belli. Ebeveyn durumundaki İGA’nın kendilerine inanıp buraya gelen paydaşlarını fazla sık boğaz etmemesi kanısındayım. Biraz tolerans, biraz hoş görü bir çok sorunu çözecektir. Benden söylemesi. Ben pek kısa yazmasını beceremiyorum. Böyle uzun yazınca da sanırım çok okuyan olmuyor. Ama olsun biz yazalım da okuyan okusun diyelim. Bu nedenle yeni yılı ve yazımızı yaşadığı her döneme iz bırakan sanatçımız Levent Kırca’nın o ünlü tekerlemesine bırakalım. Hadi hep beraber: “ – Aç gözünü seyreyle tekrarı yok bunun. - İşimiz haktır tekrarı yok bunun. - Arada bir dilimiz sürçi lisan ederse affola, - Tutmasını biliriz de kemiği yok bunun. - Olacak O kadar, Olacak o kadar…

” HEPİNİZE MUTLU SAĞLIKLI YENİ 20’Lİ YILLAR…

"İlimden gitmeyen yolun sonu karanlıktır." Hacı Bektaş-i Veli " Tarihi bilmez gafiller tarihi tekerrür ettirirler." Mustafa Kemal ATATÜRK Sevgili Oğuz Dizer’in bugün gönderdiği güzel sözlerden birisi bakın ne diyor? “ Bizler turistiz. Allah bizim bütün yol rezervasyonlarımızı, varış yerlerimizi, önceden belirlemiş seyahat acentemizdir. Bu yüzden ona güvenin ve HAYAT denilen yolculuğun keyfini yaşayın ” Bir kadını sokak ortasında dövebilir, hatta öldürebilirsiniz. Fakat öpemezsiniz. İşte o zaman tepki görürsünüz.

Çünkü biz çok duyarlı bir toplumuz!

Yazarlar