SON DAKİKA
Tarih : 2023.02.15 13:29:40

Kırma İnsan Kalbini Yapacak Ustası Yok

KIRMA İNSAN KALBİNİ YAPACAK USTASI YOK.

DEPREM MÜZELERİ KURULMALI.

RUHSATA İMZA ATANLAR HER YIL SERVET BEYANI VERMELİ.

Yaşadığımız felaketin acısının tarifi yok. Tek çare dayanışma. Yaranın üstü açıkken, kanama devam ediyorken, birlik ve beraberliği, dayanışmayı bozmak isteyenlere kimse izin vermesin. Bakın felaketten bir gün önce birbirlerinin adeta gırtlakları sıkan iki güzide kulübümüz nasıl kenetlendi. Bunu toplumun bütün katmanları örnek almalı. Sabır çok önemli. Düşünebiliyor musunuz, Portekiz’den büyük bir saha yerle bir. Portekiz 92 Bin, yıkılan 10 ilimizin metrekaresi ise 107 Bin Kilometrekare. Başa çıkılması gerçekten çok zor. Ancak milletimiz bunun üstesinden gelecektir. İnancım sonsuz.

KIRMAYIN

Başlığa koyduğum Anonim bir mısranın anlattığı gibi, “Kırma İnsan Kalbini, Yapacak Ustası Yok” Arama Kurtarma Ekiplerinin enkazdan çıkardıkları bir insanı ambülansa koyduktan sonra yaşadıkları acı mutluluğun her karesi ayrı bir hikaye. Bakın Hatay Havalimanı’nın pisti kırıldı. İGA gitti kısa sürede onardı. Bir pistin kırılması öyle kolay değil. Pistlerin beton derinliği 7 metre. Bunun kırılması için gereken gücü hesap edin. Havalimanı devrede olmadığı için Hatay’ın en önemli yaşam damarı tıkalıydı. Bakın dostlar Havalimanları pistleri çok önemlidir. Pistler o ülkenin can damarıdır. Örneğin orada olduğum için biliyorum. Kıbrıs Barış Harekatı’n da savaş uçaklarımız önce Lefkoşe Havalimanı’nın pistini bombaladı. Rumların can damarını kesti. Yine harekat da ihtiyat olarak alındığım askerliğim sırasında komutanın isteği üzerine sınır boyunca havadan fotoğraf çekmem istendi. İnanın Edirnelilerin bile bilmediği 2. Dünya savaşından kalma İngilizlerin bir vadi içine yaptığı beton pisti kullandık. Bu tür havalimanları çok önemli. Bu nedenle Atatürk Havalimanı’ndaki kısa piste kesinlikle dokunulmaması gerekir. Olası bir felaket de uzun pistler bile kısa sürede devreye girecek şekilde dizayn edilmeli..

HAVAYOLU ŞİRKETLERİMİZE TEŞEKKÜRLER

Başta THY ve Pegasus olmak üzere tüm paydaşlara bu zorlu dönemdeki olağanüstü çalışmaları nedeniyle teşekkürler. Tabi bu uçakların inip kalkması için gece gündüz çalışan yer hizmetlerine, uçuş harekat birimlerine, kule trafik personeline de ayrıca teşekkür etmemiz gerekiyor. Yardımın, dayanışmanın sınırı yok. Kurtuluş Savaşımız sırasında, İstanbul’da basın tarafından başlatılan kampanyaya kuyruğa girerek cebindeki son 5 kuruşla katılan Küçük Hasan’ı hiç unutmadık. Pakistanlı bir koca yüreklinin adını da Küçük Hasan’ın yanına yazdık. Washington Büyükelçiliğimize gidip 30 Milyon Doları bağışladıktan sonra ismini bile açıklamadan ayrılan bu dost sen çok yaşa.

YAŞAYAN BİLİR

Adapazarı 1967 depreminde 22 yaşında bir delikanlıydım. Yaz tatillerinde kabzımal katipliği yapıyordum. Depremin yaşandığı gün 20 Temmuz’da sıcak ve bunaltıcı bir hava vardı. Müstahsil faturalarına sahiplerine göndermek için postaneye gittim. Pulları yapıştırıp kutuya attığım anda saat tam 19.02’de binanın altında sanki bir bomba patladı. Kıyamet kopuyordu. Döner kapıya koştum çıkamadım. İnsanlar sıkışmıştı. Kafes şeklindeki camları ayaklarımla kırıp kendimi dışarı attım. Ayakta duramıyordum. Sallantı devam ediyordu. Dilme Pasajında ortak olduğum fotoğrafçı dükkanı koştum. Yalda karşıma gelen 5 katlı bine tek kata inmişti. Vardığımda pasaj yerinde duruyordu.

Benim ortak şort atlet dışardaydı. Biraz sonra içeri girdik. Dükkan allak bullaktı. Bütün makineler yerdeydi ve çoğu kırılmıştı. Yaşadığımız zararı karşılayabilmek için üç ay pazarda limon sattık. Eve geldim, bizim aile kendini dışarı atmış, karşı tarafta ki Orman İşletmesine ait bahçeye geçmişlerdi. Akşam oldu. Ev hasar görmüş ama tek katlı olduğu için yerinde duruyordu. Evden yatak yorgan çıkarıp bahçeye serdik. Artçılar devam ediyordu. Gece saatler ilerleyince yerde ki yatağa uzandım. Bir anda toprağı altında sesler gelmeye başladı. Hemen ardından sallantı başladı. İşte o anda gerçek korkuyu yaşadım. O uğultu sallantıdan beter moral bozuyordu.

HIRSIZLARI AV TÜFEĞİ İLE KOVALADIK

Babamlar fabrikadaki arkadaşlarıyla kurdukları 60 evlik kooperatif kentin biraz dışındaydı. Tek bir polis karakolu vardı, o da uzaktı. Zaten topu topu üç polis bir bekçi vardı. İş başa düşmüştü. Mahalle arkadaşım ve iş ortağım Ziya Hamat avcılığa meraklıydı. Beni de avcı yapmıştı. İkimizin de Konya imalatı birer tek kırma tüfeğimiz vardı. Hafta sonraları ava giderdik. Bu felaket olunca bekçilik görevi yaptık. İtimizde başka kimsenin silahı yoktu. Çevre illerden hırsızlar evlere girmeye başlamıştı. Özellikle arka taraftaki evlere giriyorlardı. Tabi biz tüfekle dolaşmaya başladığımız zamandan sonra azaldılar. Hatta bir gece ikisini ateş ederek kovaladık. Bir daha da gelmediler. Mahallenin de kahramanı olmuştuk.

SONUÇ

Benim yetkililerden iki ricam olacak. Ülkemiz bir deprem bölgesi. Bütün Belediyeler sınırları içindeki binaların karnelerini çıkartmalı. En önemlisi Yaşanan bu felaketin en çarpıcı görüntülerinden oluşan müzeler oluşturulmalı. Bu müzeler belediyelerin içinde olmalı. Ruhsat almaya gelen kim olursa olsun bu müzeye dolaşmalı. Ruhsat veren komisyon yetkililerinin imzayı vermeden önce kontrollerini tam yapmaları gerekir. Geliyorum en önemlisine Kesinlikle İmar affı çıkartılmamalı, imar ve iskan izninde imzaları olanların her yıl servet beyanı vermeleri de zorunlu olmalı. Tekrar hayatını kaybedenlere Allah’tan Rahmet dilerken ülkemizin başı sağolsun.

Yazarlar