SON DAKİKA
Tarih : 2020.02.26 14:07:13

Uçak Yolculuğu Yapanların Çoğu Bilmiyor!

Uçağa binerken ya pencere kenarını ya da koridor kısmını tercih ederiz. Pencere kısmında ise pek çok kişinin bilmediği bir özellik bulunuyor. Pencerelerin şekline dikkatlice bakın. Aslında uçağın paramparça olmaması için çok önemli bir 'dokunuş' içinde gizli...

Uçaklarda bulunan yuvarlak pencerelerin neden böyle olduğunu hiç merak ettiniz mi? Bu pencereler tasarım bakımından boşuna böyle görünmüyor! Bu özellik, hayat kurtaran bir mühendislik buluşu. Eğer ticari uçakların pencereleri, evinizdekiler gibi köşegen olsaydı; uçağın tamamı havada parçalara ayrılırdı. Ticari hava yolları, yirminci yüzyılın ortalarında uçakları daha yükseklerde uçurmaya başlamıştı. Bu planın nihai amacı para tasarrufu yapmaktı; çünkü daha düşük yoğunluklu hava, uçak üzerindeki sürüklenme kuvvetinin ve dolayısıyla da tüketilen yakıt miktarının azalması demekti.

Üst atmosferde uçmak, daha pürüzsüz bir uçuş anlamına da geliyordu. Popular Science'ın haberine göre uçakları yüksek irtifalara uygun hale getirmek isteyen hava yollarının, tasarımda bazı değişiklikler yapması gerekiyordu. İlk önce; yolcuların nefes alabilmesi için uçak kabinine basınç uygulanması gerekiyordu. İkinci olarak ise uçağın, bu artan iç basınca dayanması için silindir gibi olması gerekiyordu. İşte, mükemmel uçak oluşturulmuştu; ya da böyle düşünülmüştü. 1950'li yıllarda, mühendislerin önemli bir tasarım kusurunu gözden kaçırması sebebiyle üç uçağın gövdesi parçalara ayrılmıştı. Bu uçaklarda köşegen pencereler kullanılmıştı. Köşegen pencereler, atmosfer ile kabin basıncı arasındaki hafif bir farklılıktan dolayı; yüksekte uçan uçaklarda sorun oluşturuyor.

Bu farklılık, kabinin çok az genişlemesine sebep oluyor ancak kabin malzemesine baskı bindiriyor. Bu örnekte ise baskı, pencere çerçevelerine biniyor. Bu baskı en çok, köşegen bir pencerenin keskin kenarlarında birikiyor. Baskı çok fazla olduğunda, çerçeve çatlıyor. Ancak oval bir pencerede, baskı tüm çerçeve etrafında daha yumuşak şekilde akıyor ve yıkıcı bir birikme ihtimali önleniyor. Konumuz uçak pencereleri olduğundan, pencereler hakkında garip bir şey daha keşfetmiş olabilirsiniz: Pencereler, genelde koltuk sıralarıyla hizalı değiller.

Bunun için uçak üreticilerini suçlamayın; bu konu yalnızca uçağı satın alan hava yoluna bağlı. Üreticiler uçakları; sıra hizalamasını ve pencere konumunu göz önünde tutarak inşa ediyor ve önerilerini hava yoluna iletiyorlar. Fakat bazı uçaklarda daha fazla sıra konuluyor. Sıra miktarı değiştiği zaman, pencerelerin hizası da pencereden dışarı atılmış oluyor. Uçaklarda yolculara ücretsiz olarak dağıtılan kulaklıklarla ilgili öyle bir şey var ki hemen hemen kimsenin bundan haberi bile yok! Uçakta dağıtılan kulaklıklar çift girişlidir.

Neden böyle bir uygulama yapıldığını biliyor musunuz?

İşte o ilginç sorunun cevabı…

Havacılık kurallarına göre, yolcu uçakları havalanmadan önce acil durumlarda yolculara ne yapılacağının anlatılması gerekiyor. Bu bilgilendirmeyi kabin memurları yapabileceği gibi şirketler hazırladıkları videoları ekranlardan yayınlıyor. Genellikle iki dilde çekilen videolara bazı şirketler işitme engelliler için işaret dilini de açılan pencerede ekliyor. Bu video oynatılırken veya havada uçuş ekibi herhangi bir anons yaptığında yolcunun söylenilenleri duyması ve uygulaması gerekiyor. Eski uçaklarda kabin eğlence sisteminde anons bazen dinlediğiniz müzik veya film kanalındaki sesi kesemiyordu. İkinci giriş ile anons yolcuya sorun olmadan ulaştırılması hedeflenmişti.

Uçak seyahatlerinde pek çok farklı hava koşulunda bulunuruz; ancak bu hava durumlarını çoğu zaman fark etmeyiz bile. Havadayken pek anlamasak da uçağa kötü hava koşullarında sık sık şimşek çarpar ve siz yolculuğunuzu sağ salim bir şekilde yaparsınız. İki pilot uçuş sırasında asla aynı yemeği yemez. Biri zehirlenirse diğerinin sağlığı açısından risk almamak için bu uygulamaya gidiliyor. Sözgelimi bir pilot tavuk yediğinde diğeri köfte yer. Tuvaletlerin kilitleri dışarıdan açılabilir. Nihayetinde tuvalet kapıları, acil durumlar söz konusu olduğunda dışarıdan da açılacak şekilde tasarlanmıştır. Ancak pek çok kişi bunu bilmez; zaten bu bilgi de gerekmez. Zira bu acil durumda kapıyı açacak kişi uçuş personelidir. Uçakta her yolculuk bir ya da iki saat sürmüyor. Pilotlar için gece uçuşlarında gerekli emniyet tedbirlerinin alındığı kısa dinlenme prosedürü mevcuttur.

Temizlik konusunda da uçaklarda azami dikkat gösterilir. Örneğin koltuğunuzda size ayrılan şal, yorgan veya yastık kılıfları yıkanmaz, bunlar tek kullanımlıktır ve uçuş sonrasında tekrar kullanılmaz. Koridordaki ışıkların bazen yandığını görürüz. Bu ışıkların ne için yandığını sık sık yolculuk yapanlar yakından bilir. Bu ışıklar, herhangi bir acil durum söz konusu olduğunda dışarı çıkmaya yardım ediyor. Acil durum kapılarından yolcular çıkmadan uçuş görevlileri çıkamaz. Bu da yine bir kuraldır; uçak boşalıncaya kadar uçuş personeli uçakta beklemek durumundadır. Bazı havayolu çalışanlarına uçak kalkana kadar ödeme yapılmıyor. Kalkış yaparken ne kadar başarılı olduklarına bağlı ödeme alıyorlar.

Aslında oksijen maskeleri sadece 15-20 dakikalık ihtiyacı karşılayabiliyor. Uçağın içerisinde kanatlarda kaç tane vidanın eksik olabileceği ile ilgili bir kılavuz bulunmakta. Genellikle yolcular acil durum can yeleklerini uçaktan çalıyorlar. (Yani oturduğunuz koltuğun altında bir can yeleği olmayabilir) Havadayken içeceklerin tadı daha güzel gelir. Çünkü alçak basınç içeceklerin içindeki şekerin daha fazla ortaya çıkmasını sağlar. Bu yüzden daha tatlı gelen domates suyu uçuşlarda en çok tercih edilen içeceklerdir. Havada oluşan bulantıya iyi geldiğinden sodalar da tercih edilir. Havayolu şirketlerinin garip tasarruf yöntemleri var. Buna ne güzel örnek, American Airlines, menülerinden bir zeytin çıkararak bir defada 40 bin dolar tasarruf etti.

Bilinenin aksine uçaklarda tenefüs ettiğiniz hava en temiz havadır. Uçaklarda hastanelerde kullanılan hava filrteleme teknolojisi kullanılır. Tabii ki bu mikrop barındırmadığı anlamına gelmez ama her zaman en temiz hava uçaklardakidir. Uçuşlardaki kazaların yüzde 90’ından fazlası iniş ve kalkış sırasında olur. Uçuş sırasında kaza olma olasılığı çok nadirdir. İniş ve kalkışlarda bu yüzden insanların yerinde oturması ve kemerlerini takması zorunludur.

Can güvenliğinin yanı sıra uçuş öncesi yolcuların ağırlığı hesaplandığından iniş ve kalkışlarda iniş ve kalkışlarda bir kaç yolcunun aynı anda yer değiştirmesi uçağın dengesinde değişimlere yol açabileceğinden yolcuların yerlerine otruması zorunludur. Pilotların menüleri her zaman yolculardan farklıdır. Yolculardan farklı yiyecekler yerler ve yolcuların yemeklerinden farklı olarak pilotlara özel hazırlanır. Bunun nedeni pilotların uçuş sırasında hasta düşme ihtimalini ortadan kaldırmak. Türbulans konusu uçaklarda en çok merak edilen konudur. Türbulans sanıldığı gibi uçağın düşmesine neden olmaz fakat türbülans sırasında kemerin bağlı olmaması, şiddetli sarsıntı yüzünden ölümlere neden olabilir.

Ayrıca havadaki karbondioksit oranı arttığından türbulanslar her geçen gün daha fazla şiddetleniyor. Uçaklarda iniş ve kalkışlarda perdelerin açık tutulması gerektiğini bilirsiniz. Perdeler kapalı olursa, dışarıyı görmemiz engellenebileceği, hangi tarafın çıkış için emniyetli olduğunu anlamak için vakit kaybedileceğinden dolayı perdeler açık tutuluyor. Gece iniş ve kalkış yapan uçaklarda ışıkların sönmesi, gece gözlerimizi karanlığa alıştırmak için. Herhangi bir kaza durumunda, ışıklar açık olsa idi, gözlerin karanlığa alışmak için kaybedeceği birkaç saniyeyi kazanmak amaçlı ışıklar kapatılıyor.

Yazarlar